YEŞİL YAŞAMLA İLGİLİ TÜM MERAK ETTİKLERİNİZ İÇİN...

Yeşil yaşam, hava ve toprak kirliliğine neden olmadan ormanları koruyarak, ekosistemi gözeterek, gezegenimizin azalan doğal kaynaklarının devamlılığını sağlayarak ve doğanın niteliklerini geliştirerek bilinçli şekilde sürdürülen bir hayat biçimini ifade eder.Bu yaşam tarzı sağlıklı bir dünyada sağlıklı nesiller büyütmek adına atılmış güçlü bir adımdır.

Anneler ve babalar burada yeşil yaşamla ve yeşil ürünlerle ilgili bilgiler bulabilirler..



7 Haziran 2011 Salı

ANADOLU'YU VERMEYECEĞİZ...

                                   

Ankara’nın Gölbaşı’nda bekletilen Büyük Anadolu Yürüyüşü kervanlarından çağrı var. Her gün artan destek ile olumsuz koşullara karşı direnen kervanlar  tüm destekçileri Gölbaşı’na çağırdı.
Çağrı şu şekilde:

Yaşam İçin Direnişe Destek !
Tüketim odaklı kapitalist düzen, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de doğal varlıklarımızı rant elde etmek uğruna talan ediyor.
Yaşayan her canlının en doğal hakkı olan su, yatağından çalınıp 49 yıllığına şirketlere satılıyor.
Uluslararası maden şirketleri, kendi ülkelerinde uygulayamadıkları, doğayı ve insan sağlığını hiçe sayan madencilik faaliyetlerini Anadolu topraklarında devam ettiriyor.
Yerli tohumlarımız yok edildi. 5-10 yıl öncesine kadar topraklarımızda yetiştirebildiğimiz yüzlerce ürün artık ithal ediliyor.
Yerli ırk hayvan soyu bitirilirken, köylü ithal hayvan yetiştiriciliğine zorlanıyor.
Tüm dünyanın tamamen terk etme yoluna gittiği nükleer santrallerin en ilkel modelleri Sinop, Akkuyu ve İğneada’da yapılmak isteniyor.
Her geçen gün yeni bir termik santral projesi için onay veriliyor.
Bir avuç vekilin mecliste aldığı kararla, doğaya vereceği zarar bilimsel olarak kanıtlanmış tüm bu projeler, ÇED’den muaf tutulabiliyor.
Kıyılar, meralar, yaylalar, ormanlar birer birer satışa çıkartılıyor.
Bunlar göremediğimiz ya da görmezden geldiğimiz çok kapsamlı bir planın parçaları. Doğanın yıkımına ve doğayla iç içe yaşayan halkın yaşam alanlarını yok etmeye yönelik bu girişimlerin amacı kırsalda mütevazı bir hayat süren yüzbinleri, şehirlerde üç kuruşa çalışacak köleler haline getirmek. Ve bu yöntemle insansızlaştırılan kırsal alanlardaki rantı şirketlerin tekeline teslim etmek.
Biz bu sinsi oyunu bozmak için yola çıktık. Binlerce kilometre yol kat ettik. Geçtiğimiz her bölgede maruz bırakıldığımız bu yalnış enerji ve kalkınma politikalarını anlattık. Ne bir taşkınlık yaptık ne kimsenin kılına zarar verdik. Hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Gölbaşı İlçesi’nde bir araya gelip 21 Mayıs’ta Ankara’ya doğru hareket edecekken, polis güçlerince engellendik.
Herhangi bir resmi tebligat olmaksızın yapılan bu hukuk dışı uygulamayı protesto etmek amacıyla direnişe başladık. Sağlıksız koşullar, olumsuz hava şartları altında devam ettirdiğimiz direnişimizin 2. haftasındayız. Halkın ve demoktatik kitle örgütlerinin her geçen gün artan ziyaretleri ve destekleriyle direnişimize devam ediyoruz.  Direnişimize destek verenler, polis tarafından engellenmeye çalışılıyor.  En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için gönderilen seyyar tuvaletler kamp alanına sokulmuyor. Ancak bu insanlık dışı baskılar bizi yıldırmak yerine daha da güçlendiriyor.
Bugüne kadar geliştirilen dayanışmayı pekiştirmek ve sesimizi daha da gür duyurmak için tüm destekçilerimizle 04-05 Haziran 2011 tarihlerinde Gölbaşı’ndaki kamp alanında buluşuyoruz.

Sizleri de direnişimize destek vermeye çağırıyoruz.
Büyük Anadolu Yürüyüşçüleri Gölbaşı Direnişi"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder