YEŞİL YAŞAMLA İLGİLİ TÜM MERAK ETTİKLERİNİZ İÇİN...

Yeşil yaşam, hava ve toprak kirliliğine neden olmadan ormanları koruyarak, ekosistemi gözeterek, gezegenimizin azalan doğal kaynaklarının devamlılığını sağlayarak ve doğanın niteliklerini geliştirerek bilinçli şekilde sürdürülen bir hayat biçimini ifade eder.Bu yaşam tarzı sağlıklı bir dünyada sağlıklı nesiller büyütmek adına atılmış güçlü bir adımdır.

Anneler ve babalar burada yeşil yaşamla ve yeşil ürünlerle ilgili bilgiler bulabilirler..



14 Aralık 2011 Çarşamba

GERİ DÖNÜŞÜMLÜ BİR YILBAŞI AĞACI

2012 için çocuğunuzla birlikte evde bir oyuncak yardımı ile yılbaşı ağacı yapma fikri size nasıl geliyor.?
En azından çocuğunuz için çok eğlenceli olacağı kesin.
Bunun için ihtiyacınız olan bir tasarım harikası olan ve red dot ödüllü Makedo edinmek ve sonra da ağacınızı süslemek.
 Aşağıdaki yapım talimatındaki ölçülere göre kartonu keserek üçgenleri oluşturun. Oluşturulan her bir üçgen üzerinde Makedo plastik testeresinin arkasını kullanarak şablonda belirtilen yerlere delikleri açın.


 


  
Bu boyutlardaki kartonlarınızı kesip hazırladıktan sonra işinizin yarısını neredeyse halletmiş ve çocuğunuzla birlikte yapacağınız en keyifli kısmına gelmiş oluyorsunuz.



Herbir modül birbirinin aynısı 4 üçgen parçadan oluşur.Üçgenlerden birinini kat oluşturulmuş kenarı ile diğer üçgenin düz kenarını üst üste getirerek delikleri hizalamanız gerekiyor.




Sonra da Makedo pim ve klipslerini kullanrak bunları birleştirmeye başlayacaksınız.Bu işlemi tüm üçgenlerden piramitler oluşturana kadar devam ettiriyorsunuz.Piramitlerin altında kalan kulak kısımlarını da kıvırarak yine Makedo pim ve klipsleri ile bağlıyorsunuz.



Oluşturduğunuz 4 adet piramiti resimdeki sıra ile üstüste geçirdiğinizde işte yılbaşı ağacınız hazır.... 
Kartonu her şekilde kullanılmış dahi edinebilirsiniz.Makedo içinde Kit For 3 Seti bu iş için yeterlidir.
KULLANDIĞINIZ PİMLER VE KLİPSLER DEFALARCA TEKRAR TEKRAR KULLANILMAKTADIR.

23 Eylül 2011 Cuma

BEBEK BEZLERİNİN İÇİNDEKİLER

Tek kullanımlık bezlerin en fazla tanınanlarının web sayfalarına gittiğimizde kullanılan hammaddelerin neler olduğunu görebiliyoruz .

Bu maddeler; kağıt benzeri ağaçtan elde edilen fiber ve süper emiciliği sağlayan
poliakrileyt (polyacrilate) ve diğer malzemeler poliproplin, polyester ve politlin.

Bu sentetik maddelerin hepsi, bezin popoya oturmasında ve sızdırmanın önlenmesi açısından olmazsa olmaz. Elastik bandların yapımında kullanılan madde bebeği rahatsız etmeden bezin bel kısmına oturmasında kullanılan ve yine sentetik lastik. Biliyorsunuz lastik rubber palm denilen ağaçlardan üretiliyor.

Sodyum Poliakrilit:
İdrarın jele dönüştürülüp hapsedilmesini sağlıyor.Ağırlığının yüz katı kadar sıvıyı içine alabilir fakat işin acıklı kısmı toksik şok etkisi yarattığı için 1985 yılında tamponlardan men edildi. Poliakrilit üretimi yapan sektörlerde çalışan iş gücünde dişil organ hasarı, yorgunluk ve kilo kaybı tespit edilmiştir. Ancak haftanın yedi günü yirmidört saati bu maddeye maruz kalan bebeklerin üzerinde yarattığı etki uzun vadeli olarak araştırılmamıştır.
Hammaddenin bu akıl almaz emiciliği maalesef derinin kurumasına, ciddi boyutta pişik oluşmasına, cinsel organlarda (erkek ve kız) kanamalara sebep olmaktadır. Ayrıca kedilerde maddeyi soluma sonucu ölüm tespit edilmiştir.

Dioksin: İnsanoğlu üzerinde kansere sebep olan baş toksik madde olarak bilinmektedir. Kağıdın beyazlaştırılması işleminde ortaya çıkan dioksin doğum hasarlarına, deri problemlerine ve böbrek yetmezliğine sebep olmasıyla da tanınmaktadır.

TBT (Tribulitin): Bu hammadde 2000 yılında pampers ultra kuru bebek bezinde bulunmuştur. TBT bilinen en güçlü toksik hammaddedir. Savunma mekanizmasını yok eder ve hormonal dengeyi güçsüz kılar. Erkeklerde kısırlık ile ilgili bağlantısı üzerinde spekülasyonlar vardır.

İkslin (Xylene),Ethilbenzen(Ethilbenzene), Sitrin(Sytrene), Isproplin(Isproplene) gibi hammaddeler 1999 yılında rapor edilen ve Çevresel Sağlık örgütünün arşivlerine giren kimyasallardan yalnızca bazılarıdır.
Anderson Labaratuarı’nda bazı bebek bezi ürünleri ile fareler üzerinde yapılan deneylerde bezlerde kullanılan bir takım hammaddelerin astım krizi yarattığı, bronşite, göz, burun ve boğaz tahrişine sebep olduğunu saptanmıştır. Hatta bu semptomlar direkt olarak kimyasallarla özdeşleştirilmiştir, yani kullanılan kimyasalların direkt etkisi olarak ortaya çıktıkları tespit edilmiştir.

2000 yılında Almanya’da Keil Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada ise, bebek bezinin erkek testislerini vücut ısısından daha yüksek derecede tutması sebebiyle Batı Avrupalı erkeklerin üreme kabiliyetinde büyük oranda düşme tespit edilmiştir.

Bu durumda tek kullanımlık bezleri tercih edeceksek organik olanlarını, değilse de yıkanabilir bezleri tercih etmek sorumluluğumuz gereği zannediyorum.
Hatta daha radikal olanlar bebeğin doğumu ile birlikte çocuklarını hiç bezlemeden de büyütebilirler.
İlgilenenler aşağıdaki linke tıklayarak bilgi alabilirler..
http://www.naturalbirthandbabycare.com/elimination-communication.html

13 Haziran 2011 Pazartesi

GERİ DÖNÜŞEN MUSLUKLAR

Tanya Clarke tarafından geri dönüştürülmüş tesisat donanımları kullanılarak tasarlanmış bu şık aydınlatma sistemi bir su damlasını andıran cam içerisine yerleştirilmiş ledlerden oluşuyor.
Tasarımın su damlasını şeklinde yapılmasının nedeni ise bize hergün israf ettiğimiz bir doğal kaynak olan suyun aslında ne kadar önemli olduğunu hatırlatmak.

http://www.liquidlightsite.com/

7 Haziran 2011 Salı

ANADOLU'YU VERMEYECEĞİZ...

                                   

Ankara’nın Gölbaşı’nda bekletilen Büyük Anadolu Yürüyüşü kervanlarından çağrı var. Her gün artan destek ile olumsuz koşullara karşı direnen kervanlar  tüm destekçileri Gölbaşı’na çağırdı.
Çağrı şu şekilde:

Yaşam İçin Direnişe Destek !
Tüketim odaklı kapitalist düzen, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de doğal varlıklarımızı rant elde etmek uğruna talan ediyor.
Yaşayan her canlının en doğal hakkı olan su, yatağından çalınıp 49 yıllığına şirketlere satılıyor.
Uluslararası maden şirketleri, kendi ülkelerinde uygulayamadıkları, doğayı ve insan sağlığını hiçe sayan madencilik faaliyetlerini Anadolu topraklarında devam ettiriyor.
Yerli tohumlarımız yok edildi. 5-10 yıl öncesine kadar topraklarımızda yetiştirebildiğimiz yüzlerce ürün artık ithal ediliyor.
Yerli ırk hayvan soyu bitirilirken, köylü ithal hayvan yetiştiriciliğine zorlanıyor.
Tüm dünyanın tamamen terk etme yoluna gittiği nükleer santrallerin en ilkel modelleri Sinop, Akkuyu ve İğneada’da yapılmak isteniyor.
Her geçen gün yeni bir termik santral projesi için onay veriliyor.
Bir avuç vekilin mecliste aldığı kararla, doğaya vereceği zarar bilimsel olarak kanıtlanmış tüm bu projeler, ÇED’den muaf tutulabiliyor.
Kıyılar, meralar, yaylalar, ormanlar birer birer satışa çıkartılıyor.
Bunlar göremediğimiz ya da görmezden geldiğimiz çok kapsamlı bir planın parçaları. Doğanın yıkımına ve doğayla iç içe yaşayan halkın yaşam alanlarını yok etmeye yönelik bu girişimlerin amacı kırsalda mütevazı bir hayat süren yüzbinleri, şehirlerde üç kuruşa çalışacak köleler haline getirmek. Ve bu yöntemle insansızlaştırılan kırsal alanlardaki rantı şirketlerin tekeline teslim etmek.
Biz bu sinsi oyunu bozmak için yola çıktık. Binlerce kilometre yol kat ettik. Geçtiğimiz her bölgede maruz bırakıldığımız bu yalnış enerji ve kalkınma politikalarını anlattık. Ne bir taşkınlık yaptık ne kimsenin kılına zarar verdik. Hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Gölbaşı İlçesi’nde bir araya gelip 21 Mayıs’ta Ankara’ya doğru hareket edecekken, polis güçlerince engellendik.
Herhangi bir resmi tebligat olmaksızın yapılan bu hukuk dışı uygulamayı protesto etmek amacıyla direnişe başladık. Sağlıksız koşullar, olumsuz hava şartları altında devam ettirdiğimiz direnişimizin 2. haftasındayız. Halkın ve demoktatik kitle örgütlerinin her geçen gün artan ziyaretleri ve destekleriyle direnişimize devam ediyoruz.  Direnişimize destek verenler, polis tarafından engellenmeye çalışılıyor.  En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için gönderilen seyyar tuvaletler kamp alanına sokulmuyor. Ancak bu insanlık dışı baskılar bizi yıldırmak yerine daha da güçlendiriyor.
Bugüne kadar geliştirilen dayanışmayı pekiştirmek ve sesimizi daha da gür duyurmak için tüm destekçilerimizle 04-05 Haziran 2011 tarihlerinde Gölbaşı’ndaki kamp alanında buluşuyoruz.

Sizleri de direnişimize destek vermeye çağırıyoruz.
Büyük Anadolu Yürüyüşçüleri Gölbaşı Direnişi"

11 Şubat 2011 Cuma

EKOLOJİK ZEKA


Sosyal Zeka ve Duygusal Zeka kitaplarıyla ülkemizde tanınan Daniel Goleman EkoIQ yayınlarından çıkan Ekolojik Zeka kitabıyla kişisel seçimlerimizi ve tüketim alışkanlıklarımızı fena halde sorgulamakla kalmıyor; dünyanın geleceğinin artık tamamen bu şekilde biçimleneceğini de öne sürüyor.
Kitabın başlangıcına koyduğu  çarpıcı girişte “satın aldıklarımızın görünmeyen bedeli “ derken torununa aldığı ama bir türlü veremediği parlak sarı bir tahta yarış arabasından bahseder.Oyuncakta kullanılan boyadan, tekerleklerindeki plastiklerden ve fiyatından bahsederken maddi bolluk dünyamızda her şeyin aslında saklı bir etiketi olduğunu söylüyor.Gündelik yaşantımızda kullandığımız, harcadığımız ya da tasarruf ettiğimiz  pek çok nesnenin bir arka yüzü ve sonu olduğunu ; nesnelerin en önemli yanının da aslında bu olduğunu söylüyor.
1997 yılından bu yana dünyada ilk kez oluşturulmaya başlanan “Endüstriyel Ekoloji” disiplini artık  bir nesneye ait tüm arka yüzü bütün çıplaklığı ile ortaya koyabiliyor.ÖÇD (Ömür çevrimi değerlendirmesi)olarak tanımlanan bu süreç herhangi bir mamul maddeyi bileşenlerine bağlı olarak sanayi süreçlerine ayırıyor ve üretiminden imha edilişine kadar doğa üzerindeki etkilerini büyük bir kesinlikle hesaplamamızı sağlıyor.
Bu ne demek? Şu demek:
Örneğin bir reçeli koyacağınız cam kavanoz için düzinelerce tedarikçiden (silisyumdan kostik sodaya,elektrikten, doğalgaza)hizmet alımını gerektirir.Bunlarda yine düzinelerce kendi tedarikçilerinden mal ya da hizmet alır.En basitinden bir cam fabrikası 24 saat boyunca 1100 derecede yakılıyor.Bunun için harcanan ya da temin edilen enerji, bunun atıkları, bu atıkların geri dönüşüm maliyetleri, v.s.v.s….Resmen dipsiz kuyu….Bu noktada daha önceden uzay mühendisi olan Gregory Norris “ÖÇD için füze bilimcisi olmanıza gerek yok.Ben öyleydim biliyorum.Bu sadece bir veri takip işidir” diyor.
İlk kez Coca Cola nın plastik şişe mi cam şişe mi araştırması yaparken uyguladığı bu yöntem tükettiğimiz ürünlerdeki çarpık düzeni tüm çıplaklığı ile görmemizi sağlıyor.Herşey her şeyle bağlantılı olduğundan “yeni bir şekilde düşünmemiz “ gerekiyor.
“Cradle to cradle” olarak tanımalanan “beşikten beşiğe “ felsefesinin özü de temelini tam bu noktadan alıyor.Dünya artık bir üründe kullanılan her şeyin , imhasında bileşenlerinin biyolojik olarak çözülerek doğa tarafından başka bir mamulun üretilmesine kaynak oluşturacak bu anlayışın peşinde…
Tam da bu noktada bombayı patlatıyor ve diyor ki “ saklı etkilerin daha etraflı bir analizi mesela bir organik tişörtün bile çeşitli açılardan o kadar da yeşil olmayabileceğini ortaya koyar.Organik tişört iyi bir ürün olmasına rağmen olumsuz etkileri saklı kaldığında toplumsal açıdan daha sorumlu ve sürdürülebilir bir işe atılan ilk adımın göstergesi olmakla birlikte kötü tarafından bakıldığında pazarlanan bir endüstri ürünü olmaktan öteye gidemiyor”
Kraft kağıdına sarılı her şeyi “yeşil,ya da organik” diye pazarladığı  özellikle yurdum insanın yürümesi gereken yol biraz daha uzun gibi görünüyor bu noktada.Organik ve yeşil ürünlere olan talebin bu buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Bu talebin elbetteki bilinci oluşturmada ilk adımlardan birini olduğunu ortadadır ancak  yürünecek yol epey uzun ve bizden çok çocuklarımız böyle bir dünyada yaşayacak gibi görünüyor.
Ömür çevrimi analizini zihinlerimizde yapmaya başlasak iyi olacak gibi görünüyor.Bu şekilde düşünmeye başlamanın bir antreman işi olduğunu düşünenlerdenim.Hayata böyle yaklaşmayı becerebilmek için ,tükettiğimiz ürünlere karar verirken;  alışkın olduğumuzu değil de var oluşunu, süreçlerini en azından tahmin etmeye çalışarak basit bir zihinsel ömür çevrimi hesabını yapabildiğimiz alternatiflerini tercih etmenin çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.Özellikle de çocuklarımızın yaşayacağı bir dünya için..Radikal şeffaf ürün etiketlerine sahip ürünler henüz bulamazsak da nerede, nasıl, ne şekilde üretildiklerini sorgulayarak almaya başlasak nasıl olur?
Radikal şeffaflık hayatımızın her alanına gerekli değil mi zaten...

17 Ocak 2011 Pazartesi

ALIŞVERİŞTE TUZAKLARA DİKKAT...

Organik ve ekolojik ürünlerle ilgili konuşmalarda sorulan soruların başlarındadır hep;"bu sertifika ne demek?Ürünü alırken nasıl anlayacağız ürünle ilgili açıklamaları ".v.s.
Bu konu gerçekten çok önemli. Çünkü nihai tüketiciyi , hele ki organik ve ekolojik yaşamla ilgili çok fazla bir bilgisi olmayan ama bunun öneminin farkındalığı içinde olan tüketiciyi alışveriş sırasında tuzaklara düşürmemek için Buğday Derneği 10 tane ipucu vermiş..Bunları sizlerle paylaşalım, bu tuzaklara dikkat edin istedik...

"1.Ambalaj ve İçerik Uyumu:
Ürün ambalajının geri dönüşümlü ve çevreye duyarlı olması aynı duyarlılıkla üretildiği anlamına gelmez.
2.Net İfadeler:
Bir ürünün %100 doğal, çevreci,köy ürünü ya da yabani olması gibi yuvarlak ifadeler onun sağlığınıza uygun olduğunu ya da öyle üretildiğini kanıtlamaz.
3.Ulaşılabilir Belgeler:
Bir ürünün örneğin tasarruflu ya da GDO suz olduğu belirtiliyorsa bunun yetkili kuruluşlar tarafından belgelenmiş olması ya da bunu kanıtlayan belgelere ulaşılabilecek iletişim bilgilerinin etikette yer alması gerekir.
4.Anlaşılabilir Belgeler:
Soya lesitini,E330v.s. Aldığınız gıdaların içindeki bu maddelerin ne olduğunu , nasıl ve neden üretildiğini sorgulayın..
http://www.fikirsahibidamaklar.blogspot.com/
5.Okunabilir Etiketler:
Etiketlerdeki bilgilerin ve uyarıların okunabilir büyüklükte ve netlikte olması gerekir.
6.Besleyici Değerler:
Aldığınız gıdanın ambalajında kalori,mineral, protein v.s. gibi değerleriyle ilgili bilgilerin bulunmasına özen gösterin.Bu bilgiler yoksa talep edin.
7.İletişim Bilgisi:
Her ürünün üzerinde sorularınıza yanıt almak ve ürünle ilgili görüş ve şikayetinizi bildirmek için bir iletişim telefonu olmasına dikkat edin.
8.Geçersiz Bilgiler:
Bazı ürünlerde kullanılan popüler söylemler kullanıcıyı ürünün gerçek ayak izini sorgulamaktan uzaklaştırır.
9.Sadece kendinizi düşünürseniz kaybedersiniz.
Bir ürünün sağlıklı olması ve bunu belgelemesi yeterli değil.Doğaya ve diğer canlılara zarar vererek üretilmişse , kilometrelerce uzaklıktan tonlarca karbon salarak gelmişse, üretiminde çocuk işçiler çalıştırılmışsa ya da ödediğiniz paranın büyük bölümü üreticiden çok aracıya gidiyorsa sağlıklı ürün kullanmanızın ne anlamı olabilir.
10.Tek Yanlı Bırakmayın.
Öncelikle hormonsuz tabiri alıcıda doğal ürün hissini uyandırmak için söylenen bir aldatmacadır.Gıdalar hormonsuz olmaz.Kasdedilen suni hormondur.Bu ürünün GDO suz ya da suni hormonsuz olması sağlıklı olduğu anlamına gelmez.Kimyasal tarım ilaçları , suni gübreler ve çoğunlukla raf ömrünü uzatmak için konulan katkı maddeleri de en az GDO lar kadar riskli olabilir."
Buğday Ekolojik Yaşam Rehberinden Alınmıştır.